SARILIK HASTALIĞI GEÇİRİLDİKTEN SONRA NE OLUR ?
A TİPİ SARILIK: A tipi sarılık toplumumuzda oldukça yaygın görülmekte olup genellikle çocukluk yaş grubunda ve çoğunlukla da farkına varılmadan geçirilmektedir. Bir kez A tipi sarılık geçirip vücutta koruyucu maddeler (antikor) oluştuktan sonra ömür boyu kalıcı bağışıklık gelişir ve kişi bir daha A tipi sarılık geçirmez.
Son yıllarda temizlik koşullarına daha fazla dikkat edilmesi, birçok evde/kurumda temiz su kaynaklarının bulunması, kanalizasyonların daha güvenli yapılması gibi nedenlere bağlı olarak A tipi sarılık mikrobu ile küçük yaşlarda karşılaşma oranı azalmıştır. Böylece mikropla karşılaşma daha büyük yaşlarda (ergenlik dönemi, genç erişkin dönem gibi) olmaktadır. Yaş ilerledikçe A tipi sarılık hastalığının seyri daha ağır olduğu ve komplikasyonlar (hastalığa bağlı sorunlar) daha fazlalaştığı için bu konuya dikkat edilmesi ve bu yaşlara kadar hastalıkla karşılaşmamış kişilerin aşılanarak korunması gerekmektedir.
Bu verilerin ışığında lise-üniversite öğrencisi bir gencin, veya genç erişkin bir kişi, özellikle de sosyoekonomik ve kültürel düzeyi yüksek bir ortamda yaşıyorsa A tipi sarılık hastalığını geçirip geçirmediğini öğrenmek için kan tetkiki yaptırmasını ve eğer henüz hastalığı geçirmediyse veya önceden aşılanmadıysa aşı yaptırarak korunmasını öneririz.
A tipi sarılık geçirip geçirmediğinizi öğrenmek için yapılacak kan tetkiki “Total anti HAV veya Anti HAV antikoru veya Anti HAV IgG” diye isimlendirilen tetkiktir. Her hastanede bu testin farklı yazılış şekli olabilir ama sonuçta yapılacak tetkik aynıdır ve sizin A tipi sarılıkla karşılaşma durumunuzu gösterecektir. Zaten tetkik için başvuracağınız hekiminiz de size bu konuda yardımcı olacak ve gereken tetkiki isteyecektir. Tetkik sonucunuz “Negatif veya Nonreaktif” şeklinde çıkarsa o zaman bugüne kadar A tipi sarılık mikrobuyla karşılaşmamışsınız/aşılanmamışsınız demektir. Yani bu mikrop şu anda veya daha sonra herhangi bir zamanda vücudunuza girerse kolayca A tipi sarılık geçirebilirsiniz anlamına gelir.
A tipi sarılık hastalığı çocukluk döneminde genellikle hafif geçirilir ama yaş ilerledikçe daha sorunlu geçirilmeye başlanır. Hele 40-50 yaş ve daha sonrasında geçirilirse daha da ağır geçirilip bazen ölümle bile sonuçlanabilir.
Bugüne kadar A tipi sarılık geçirmemişseniz ve eğer şu anda A tipi sarılık geçirirseniz hastalığın nasıl seyredeceğini önceden kestirmek güçtür. Genellikle küçük çocuklar bu hastalığı daha hafif geçirmekte ama yaş ilerledikçe hastalık daha sorunlu geçirilmektedir. Özellikle orta yaşlı veya yaşlı kişi oldukça ağır geçirebilir.
A tipi sarılık geçirirken bazı hastalarda gözle görülür bir şekilde sararma hiç oluşmayabilir; bu durum özellikle küçük çocuklarda daha fazladır. Daha büyük yaşlarda da gözle görülür sarılık olmadan hastalık geçirilebilir veya gözlerinizde-cildinizde sararma, bulantı, aşırı kusma, aşırı halsizlik, karaciğer tahlillerinde bozulma, iştahsızlık, ateş, bazen vücutta kaşıntı gibi belirtileriniz olabilir ve bunlar çok rahatsız edici olup bazen hastaneye yatmayı gerektirebilir. Bazen de hastalık uzar ve kişi ancak 20-30 günde normal hale döner. Hastalanan kişi bir öğrenci ise büyük olasılıkla okuldan ve derslerden/sınavlardan yaklaşık 15-30 gün uzak kalacak demektir. Çalışan kişiyse rapor almak zorunda kalacaktır. Üstelik nadiren de olsa hastalığa bağlı bazı komplikasyonlar (sorunlar) da oluşursa konu daha fazla önem kazanacaktır.
Sonuç olarak korunmak için güvenilir bir aşısı olan bu hastalıktan korunmak için aşı yaptırmak çok daha uygun, ekonomik, akılcı ve yararlı olacaktır.
B TİPİ SARILIK (HEPATİT B)
B tipi sarılık hastalığı hem tüm dünyada hem de ülkemizde halen oldukça önemli bir sağlık problemidir. Çünkü ülkemizde yaklaşık olarak her üç veya dört kişiden biri bu mikropla karşılaşmıştır ve yine bölgelere göre değişmekle birlikte kişilerin %2-12’sinde (yani her 100 kişiden 2 ile 12’ sinde) B tipi sarılık hastalığını geçirdikten sonra taşıyıcılık gelişmektedir. Ülkemizde hepatit B taşıyıcılığı yaklaşık %5 civarında kabul edilmektedir. B tipi sarılık taşıyıcılığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşayan veya bu bölgelerden göçle gelen kişilerde belirgin olarak daha fazladır. Yine Balkan ülkelerinden göç etmiş kişilerde daha yüksek orandadır.
B tipi sarılık hastalığının en önemli özelliği hiç farkına varmadan da geçirilebilmesi ve hastalığı geçiren herkesin tümüyle iyileşmeyip bazı kişilerin vücudunda mikrobun kalmaya devam etmesidir. Bu duruma hepatit B taşıyıcılığı denmektedir. Hepatit B taşıyıcılığı olan kişilerin bir kısmında zaman içinde kronik müzmin=süregen) karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri gelişme riski daha fazladır.
Sarılık taşıyıcısı olarak kalan yani mikrobu vücudunda taşıyan kişiler genellikle bunun farkında değildir ve yine bu nedenle etraflarına bilmeden hastalığı bulaştırabilirler.
B tipi sarılık hastalığı erişkin dönemde geçirilirse genellikle hastaların çoğu tümüyle iyileşir ve bir sorun kalmaz, sarılık taşıyıcılığı az sayıda kişide (%10) gelişir. Ancak eğer bir gebede B tipi sarılık taşıyıcılığı varsa ve gereken önlemler alınmazsa bebeğe B tipi sarılık mikrobu doğum sırasında bebeğe de bulaşır ve bebek de B tipi sarılık taşıyıcısı-hastası olabilir. Bu bebeklere doğumdan hemen sonra aşı ve özel bir serum yapılmazsa bu bebeklerin %90-95’ i taşıyıcı kalır. B tipi sarılık mikrobu doğum sırasında bulaşırsa bu bebeklerin ileride karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri olma olasılıkları çok yükselmektedir. Bu nedenle her gebenin gebeliğinin hangi ayında olursa olsun mutlaka sarılık taşıyıcısı olup olmadığının belirlenmesi yani HBsAg bakılması ve eğer HBsAg pozitifliği saptanırsa bebeğe doğar doğmaz sarılık aşısı ve bu hastalığa ait özel serumun yapılması kesin olarak gerekmektedir.
Eğer sizin de annenizde B tipi sarılık hastalığı varsa ve anneniz bunu bilmiyorsa farkında olmadan size de (ve varsa diğer kardeşlerinize de) mikrobu doğum sırasında bulaştırmış olabilir. Yine aynı ailede birlikte yaşadığınız kişilerden herhangi birinde hepatit B mikrobu varsa ondan da size bulaşma olmuş olabilir (özellikle ortak malzeme kullanımı ile). Berbere gittiğinizde başka müşteriye kullanılmış jilet/ustura/kan taşı ile bulaşma olabilir. Cinsel ilişki de B tipi sarılık mikrobunun önemli bulaşma yollarından biridir.
Tüm bu yollarla size de herhangi bir şekilde B tipi sarılık mikrobu bulaşmış olabilir. Eğer bugüne kadar size B tipi sarılık mikrobu bulaşmamışsa çok şanslısınız demektir. Ama bu şansınızı fazla zorlamamalısınız. Çünkü yukarıda sayılan riskler bundan sonra da size herhangi bir zamanda B tipi sarılık mikrobunun bulaşmasına yol açabilir. Bu nedenle bu mikrobun bulaşma ve korunma yollarını çok iyi öğrenmeniz ve korunmanız sizin yararınıza olacaktır.
Bir kişinin sarılık geçirip geçirmediği ve B tipi sarılık taşıyıcısı olup olmadığı sadece yapılan kan tetkikleri sonucu anlaşılır. Sarılık mikropları farklı mikroplar olsa bile oluşturdukları tablo benzer olduğu için kan tetkiki yapmadan kişinin hangi tip sarılığı geçirdiğini söylemek (A, B veya C tipi sarılık şeklinde) mümkün değildir. Sarılık hastalığına yol açan mikrobun hangisi olduğunu anlamak için ELISA=EIA denen test yöntemi sıklıkla kullanılmaktadır. ELISA (EIA) yöntemi bir test yöntemi olup sarılık hastalığının yanı sıra AIDS hastalığı, kızamık, kabakulak, kızamıkçık gibi pek çok hastalığın teşhisinde de kullanılan bir yöntemin adıdır. Bu test ilk kez halk tarafından AIDS testinin tanısında kullanılan bir test olarak duyulduğu için yanlış olarak sanki sadece AIDS testi tanısında kullanılan bir testmiş gibi düşünülmektedir. Oysa ELISA, sadece uygulanan yöntemin adıdır.
B tipi sarılık hastalığını geçirip geçirmediğinizi öğrenmek için de yapılacak tetkikler “HBsAg, anti HBcIgG ve antiHBs” tetkikleridir. Bu testlerin ne olduğunu sizin öğrenmenize gerek yoktur, zaten doktorunuz sizden bunları isteyecektir. Bu tetkikler yapıldığında eğer HBsAg ve anti HBcIgG testleri pozitif (reaktif) çıkarsa sizde B tipi sarılık taşıyıcılığı/hastalığı var demektir ve ileri tetkikiniz/takibiniz gerekir.
Eğer anti HBcIgG ve antiHBs testleriniz pozitif (reaktif) çıkarsa size daha önce herhangi bir şekilde B tipi sarılık mikrobu bulaşmış yani hastalanmışsınız ama hastalığı atlatıp bağışıklık kazanmışsınız demektir. Bu durumda normal, sağlıklı bir bireyin bir şey yapması gerekmez.
Eğer HBsAg, anti HBcIgG ve antiHBs testlerinin hepsi negatif çıkarsa o zaman henüz B tipi sarılık hastalığı mikrobuyla karşılaşmamışsınız demektir. Ama bundan sonra karşılaştığınızda hastalanabilirsiniz anlamına gelir. O nedenle mikrop vücudunuza girmeden aşılanarak korunmanız en doğru yaklaşımdır.
C TİPİ SARILIK: Bir kişinin C tipi sarılık geçirip geçirmediği tıpkı diğer sarılık tiplerinde olduğu gibi sadece yapılan kan tetkikleri sonucu anlaşılır. Ancak C tipi sarılık geçirildiğinde kişinin kanında bağışıklığı (koruyuculuğu) sağlayacak maddeler oluşmaz. Yani test sonucunda kişide antiHCV pozitif (reaktif) çıkar ama bu sonuç kişinin C tipi sarılıktan korunduğunu göstermez, tersine kişide C tipi sarılık mikrobu olduğunu gösterir. C tipi sarılık taşıyıcısı olan kişilerde de ilerde kronik karaciğer hastalığı, siroz ve karaciğer kanseri gelişebilme olasılığı oldukça yüksektir. Hatta C tipi sarılık hastalarında siroz ve kanser oranı daha yüksektir.
Bir kişiye yapılan tetkiklerde antiHCV testi pozitif saptanırsa mutlaka bu konunun uzmanı olan bir hekime başvurması ve daha ileri tetkiklerin yapılması gerekir. C tipi sarılık çoğunlukla kan nakli /kan yoluyla geçer. Yine böbrek diyaliz cihazına girenlerde, uyuşturucu kullananlarda, bazı özel hasta gruplarında daha yüksek oranda görülür. Cinsel ilişkiyle, gebe anneden bebeğe geçiş şeklinde ve ortak kesici delici malzeme kullanımı yoluyla da bulaşabilir. C tipi sarılıktan koruyucu aşı henüz yoktur.
D TİPİ SARILIK: D tipi sarılık mikrobu sadece B tipi sarılık mikrobu olan kişilerde hastalık yapar. Bu hastalık iki şekilde oluşur: Ya önceden B tipi sarılık hastası olan hastaya daha sonra D tipi sarılık mikrobu bulaşır ve ek hastalık yapar. Ya da B ve D tipi sarılık mikroplarının ikisi birden aynı anda kişiye bulaşır ve birlikte hastalık oluştururlar. Tabi her iki durum da hastalığın daha da ağır seyretmesine yol açar. D tipi sarılık geçirenlerde de koruyucu bir bağışıklık oluşmamaktadır. B tipi sarılık aşısı olup korunan kişiler bu nedenle D tipi sarılıktan da korunmaktadır.
E TİPİ SARILIK: E tipi sarılık ülkemizde çok yaygın değildir. E tipi sarılıkta kişinin kanında oluşan koruyucu maddeler bazen birkaç yıl sonra kaybolmaktadır. Bu sarılık özellikle gebelikte geçirildiğinde oldukça ağır seyretmekte ve bazen gebenin ölümüne yol açabilmektedir. E tipi sarılık aşısı sadece Çin’de mevcuttur.
B VE C TİPİ SARILIK MİKROBUNU TAŞIYANLAR NE YAPMALIDIR ?
B ve C tipi sarılık taşıyıcılığını tümüyle ortadan kaldırmak için günümüzde bilinen bir tedavi yöntemi yoktur. Ancak taşıyıcı kişilerin öncelikle ayrıntılı şekilde tetkiklerinin yapılıp hastalık düzeyinin belirlenmesi ve bundan sonra da düzenli olarak izlenmeleri şarttır. Böylece izlem sırasında tetkiklerde oluşan herhangi bir değişiklik erken dönemde fark edilecek, hastalığın seyrine göre gerekli tetkikler eklenecek ve gerekirse tedaviye başlanacaktır. Kronik hepatit B hastaları ve kronik hepatit C hastaları bazı kan tetkiklerindeki değişikliklere bakılarak gerektiğinde ilaç tedavisine alınmaktadır. Uygulanan ilaçlar iğne ve ağızdan kullanılan hap şeklinde tedavilerdir ve hastayı izleyen doktor gerektiğinde hastanın durumuna uygun tedaviyi vermektedir.
“Sessiz hepatit B taşıyıcılığı:İnaktif taşıyıcı” dediğimiz durumda herhangi bir ilaç tedavisi gerekmemektedir. Ancak bu kişilerin de düzenli aralarla ve en geç 6 ayda bir olmak üzere ilgili doktora gidip kan tetkiki ile kontrollerini yaptırmaları gerekmektedir. Çünkü sessiz seyreden hastalık herhangi bir zamanda alevlenebilir ve bu durum ancak kan tetkiki ile anlaşılabilir.
B tipi sarılık taşıyıcısı olan kişinin eşi ve çocukları başta olmak üzere aynı evde yaşayan diğer bireylerin ve aynı evde yaşamasalar bile taşıyıcı kişinin anne, baba ve kardeşlerinin de en kısa zamanda kan tetkiklerinin yapılıp sonuçlara göre B tipi sarılık için aşılanması kesinlikle gereklidir. Hepatit B taşıyıcılarının yakınlarının aşılanması Sağlık Bakanlığı tarafından Aile Hekimleri, Toplum Sağlığı hekimleri ve Devlet Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları Klinikleri aracılığıyla ücretsiz olarak yapılmaktadır.
Tetkikler sırasında diğer aile bireylerinde de o zamana kadar fark edilmeyen yeni taşıyıcılar/hastalar sıklıkla çıkmaktadır. Bu nedenle aile taraması kesinlikle ihmal edilmemelidir.
B ve C tipi sarılık taşıyıcısı olan kişilerin hiçbir şekilde kan bağışında bulunmaması gerekir, bunun yanısıra bu kişilerin kanıyla temas eden malzemelerin (jilet, ustura, manikür-pedikür aleti, küpe, hızma, diş fırçası, makas, vb) başka kişiler tarafından kesinlikle ortaklaşa kullanılmaması gerekir.
B tipi ve C tipi sarılık taşıyıcısı veya hastası olan kişilerin tabak, kaşık, çatal, havlu vb malzemelerinin ayrılması gerekmez. Çünkü B ve C tipi sarılık mikroplarının yeme içme yoluyla bulaşmadığı bilinmektedir.
B tipi ve C tipi sarılık taşıyıcısı kişilerin düzenli takiplerinin yapılması gerekir. Normal koşullarda bu kişilerin yaşamlarında herhangi bir değişiklik yapmaları gerekmez, yalnızca alkolün hiç alınmaması önerilir. Yürüyüş, spor vb aktiviteleri yapabilirler. Ancak bu aktiviteleri yaparken yorgunluk halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkarsa kontrol zamanından önce başvurmaları uygun olur.
B tipi sarılık taşıyıcısı kişi eğer hamile ise bebeğine doğumdan sonraki ilk 6 saat içinde aşı ve hastalığa ait özel bir serum mutlaka yapılıp sarılık aşısı şeması sonuna kadar düzenli olarak tamamlanmalıdır. Böylelikle anne B tipi sarılık taşıyıcısı olduğu halde doğan bebeğin hasta ve taşıyıcı olması önlenmektedir. Aksi halde doğacak bebek de yüksek olasılıkla bu hastalığın taşıyıcısı olur ve yukarıda da belirtildiği gibi bu hastalığın mikrobu doğar doğmaz vücuda girerse kronik (müzmin) karaciğer hastalığı, siroz, karaciğer kanserine yakalanma riski çok daha yüksek olmaktadır.
C tipi sarılık taşıyıcılarının eşleri ve çocukları da bu hastalık açısından test edilmelidir ve zaman zaman tetkikler tekrarlanmalıdır.
C tipi sarılıktan korunmak için şu anda bir aşı bulunmamaktadır.
BİR KEZ SARILIK GEÇİRMİŞ OLMAK DİĞER SARILIKLARDAN KİŞİYİ KORUR MU?
Hayır. Kişi, hayatında birkaç kez değişik sarılık tipleriyle hastalanabilir. Örneğin A tipi sarılık geçiren biri, B tipi sarılık mikrobuyla karşılaşırsa ve bu hastalığa karşı aşılı değilse B tipi sarılık da geçirir. Ya da E tipi sarılık geçirmiş olan biri, A tipi sarılık mikrobuyla karşılaşırsa ve bu hastalığı daha önce geçirmemiş ya da bu hastalığa karşı aşılı değilse A tipi sarılığı da geçirir.
Yani her mikrobik sarılık tipi geçirildiğinde ancak o geçirilen sarılık tipine karşı bağışıklık kazanılır, diğer sarılıklardan korunma sözkonusu olmaz. Aşı yapıldığında da sadece yapılan aşıya ait sarılık tipinden korunma sağlanır.
SARILIK TİPLERİ BİRBİRİNE DÖNÜŞÜRMÜ ?
Hayır, böyle bir şey yoktur. Sarılık mikropları alfabetik olarak isimlendirilmiştir ve her biri ayrı bir mikrop tarafından oluşturulur ve birbirine dönüşmez. Yani A tipi sarılıktan C tipine dönmek, C tipinden B tipine dönmek gibi bir durum söz konusu değildir. Ancak D tipi sarılık hastalığının oluşması için mutlaka B tipi sarılık mikrobunun da olması gerekir, bu mikrop tek başına hastalık yapamaz.
BULAŞICI SARILIKLARDAN KORUNMAK İÇİN NE YAPMAK GEREKİR ?

Bulaşıcı sarılıklardan korunmanın başta gelen kuralı temizlik kurallarına tam anlamıyla uymaktır. Özellikle dışkıyla kirlenmiş yiyecek içecek ve sularla bulaşan A ve E tipi sarılıklardan korunmanın birinci kuralı tuvaletten çıktıktan sonra ellerin çok iyi yıkanmasına dikkat etmek; temizliğine güvenilmeyen yiyecek ve içecekleri tüketmemek, çiğ yenen sebze ve meyvaların temiz su ile özenle yıkanmasını sağlamak şeklindedir.
B ve C tipi sarılıklardan korunmak için de öncelikle başkalarına ait jilet, ustura, tırnak makası, manikür-pedikür malzemesi, hızma vb malzemelerin ortak kullanılmaması korunmada dikkat edilecek konulardan biridir. Son zamanlarda çok yaygınlaşan piercing, dövme gibi uygulamalar da mutlaka steril (mikropsuz) aletlerle ve herkes için ayrı malzeme kullanılarak yapılmalıdır, aksi takdirde sarılık mikropları (özellikle B ve C tipi sarılık) bu malzemeler yoluyla da kişiden kişiye bulaşır.
Hastalıklardan korunmanın bir başka yolu da eğer aşısı varsa o hastalığa karşı önceden aşılanmaktır. Halen B ve A tipi sarılıklardan korunmak için aşılar vardır ve ülkemizde de bulunmaktadır.
A tipi sarılıktan korunmak için 18 yaşın altındaki kişilere 6 ay arayla; daha büyük kişilere 1 yıl ara ile 2 tane aşı yapılması yeterlidir. Bu amaçla piyasaaki herhangi marka bir hepatit A aşısının erişkin için olanını alıp herhangi bir sağlık kuruluşunda yaptırabilirsiniz. Aşıyı eczaneden alırken buz aküsü eşliğinde isteyiniz ve aşıyı yapacak sağlık kuruluşuna da bu şekilde en kısa zamanda götürünüz. Tüm aşılar sıcakta veya çok soğukta (yani donunca) bozulup etkinliğini yitiririr, o nedenle belli bir ısıda korunmaları gerekir. Aşı omuz kasından yapılır, önemli bir yan etkisi olmayıp nadiren en fazla 1 gün (çok nadiren 2 gün) süren kol ağrısı yapabilir.
A tipi sarılık hastalığını daha önceden geçirip bağışıklık kazanmış veya önceden aşılanmış birinin tekrar aşılanmasında hiçbir zararlı etki oluşmamaktadır. Ancak ekonomik olarak gereksiz yere aşı yaptırmamak için A tipi sarılık aşısını yaptırmadan önce kan tetkiki yaptırmak uygundur.
B tipi sarılıktan korunmak için de en önemli yol aşılanmaktır. Dünya Sağlık Örgütü uzun yıllardır tüm dünya ülkelerinde yenidoğan tüm bebeklerin B tipi sarılıktan korunmak için aşılanmasını önermektedir. Bu öneri doğrultusunda ülkemizde de Sağlık Bakanlığı tarafından 1998 yılından beri tüm yenidoğan bebekler Sağlık Ocaklarında ve Aile Hekimleri tarafından ücretsiz olarak aşılanmaya başlanmıştır. Yine 2006 yılından itibaren ilköğretim ve lise öğrencileri de kampanya şeklinde hepatit B için aşılanmıştır. Halen hepatit B aşısının ilk dozu doğumda tüm bebeklere uygulanmakta, Aile hekimlerinde de kalan aşılar tamamlanmaktadır.
Hepatit B aşısı nasıl bir aşıdır, kimlere uygulanır ?
Hepatit B (B tipi sarılık) aşısı özel bir yöntemle (rekombinasyon teknolojisi) üretilen ve içeriğinde ölü ya da canlı mikrop içermeyen bir aşıdır. Hepatit B aşıları 1982 yılından beri tüm dünyada milyonlarca insana uygulanmış olan son derece etkili ve güvenilir aşılardır. Sağlık Bakanlığı 1998 yılından beri tüm yenidoğan bebeklere ücretsiz olarak hepatit B aşısı yapmakta, ayrıca risk grubu kapsamında yer alan çok sayıda kişiye yine aşıyı ücretsiz olarak uygulamaktadır. Bu kapsamda ailesinde hepatit B taşıyıcılığı olan ve yapılan testte hepatit B hastalığının henüz kendisine bulaşmamış olduğu saptanan bir kişi Aile hekimine başvurduğunda ücretsiz olarak aşılanmaktadır. Bazı Eğitim Hastaneleri ile bazı Devlet Hastanelerinin Enfeksiyon Hastalıkları kliniklerinde de aşı yapılması gereken kişilerin hepatit B aşıları ücretsiz olarak uygulanmaktadır.
Sağlık Bakanlığının 1998 yılından beri bebeklere yaptığı yaygın aşılama sonucu aşılanan çocuklar şu sıralarda 16 yaş civarındadır. Ayrıca Sağlık Bakanlığı bundan birkaç yıl önce (2006 yılında) ilköğretim okulları ve liselerde hepatit B aşı kampanyası yapmıştı ve o sırada da çok sayıda çocuk/ genç aşılanmıştı.
Eğer çocuklarınız varsa ve bu yaş grubundan küçükse büyük olasılıkla bu aşı uygulamaları sırasında aşılanmıştır. Ama daha büyük yaştaki çocuklarınız ve siz, eğer kendi isteğinizle aşı yaptırmadıysanız şu anda kanınızda B tipi sarılıktan koruyucu madde (antikor) olmama ihtimali yüksektir. Ama bu durumu kan tetkiki yaptırmadan bilemezsiniz. O nedenle kendiniz ve ailenize lütfen B tipi sarılık için tetkik yaptırınız ve testlerinizin hepsi negatif (nonreaktif) çıkarsa aşılanınız.
Eğer ailenizde (annenizde,babanızda,kardeşlerinizde, çocuklarınızda,anneannenizde, dedenizde, teyze-dayı-hala-amca, kuzenlerinizde) bir tane bile B tipi sarılık hastası, sirozlu, karaciğer kanseri olan kişi varsa kesinlikle kendinize de mutlaka tetkik yaptırınız. Ailede bir tane bile hepatit B taşıyıcısı/hastası varsa diğer aile bireylerinde de sarılık olma olasılığı 4-5 kat artmaktadır.öneminde bulaş bireylerinizde şu anda aynı evde yaşamıyor olsanız bile bu tetkikleri yaptırmanız çok önemlidir. Çünkü size veya diğer kardeşlerinize doğum sırasında veya çocukluk döneminde bulaşma olmuş olabilir.
HEPATİT B AŞISI GÜVENİLİR VE ÇOK ETKİLİ BİR AŞIDIR

Hepatit B aşısı uygulanırken değişik aşı şemaları kullanılabilir. Günümüzde en yaygın kullanılan ve etkinliğini kanıtlanmış olan aşı şeması 0-1-6. aylarda birer doz aşı şeklinde uygulanan şemadır. Yani, önce ilk aşı, bundan 1 ay sonra ikinci aşı ve ilk aşıdan 6 ay sonra da üçüncü aşı olmak üzere toplam 3 doz yapılır ve yeterli koruyucu madde bir kez oluştuktan sonra kişi bir daha ömür boyu B tipi sarılık olmaz. Bazı özel durumlarda aşı dozu ve tarihleri değiştirilebilir. Koruyucu madde (antikor) düzeyi 10 IU/ml yani 10 ünitedir. Eğer aşılanan bir kişide 10 ünite ve üzerinde koruyucu madde varsa bir daha hepatit B olmayacak anlamına gelir.
Lütfen aşınızı yaptırarak kendinize ömür boyu geçerli bu hediyeyi verinJ. B tipi sarılıktan korunmak için yapılan aşıların güvenilirlikleri artık kanıtlanmıştır ve önemli bir yan etkileri yoktur. Bazen bir-iki gün kadar süren kol ağrısı, nadiren hafif bir halsizlik görülebilir.
Ailesinde B tipi sarılık hastası veya taşıyıcısı bulunan kişiler ve diğer risk grubu kapsamındaki kişiler hepatit B ‘den korunmak için Devletin bir çok sağlık kuruluşunda ücretsiz olarak aşılanmaktadır.
Hepatit B aşınızı öncelikle Aile hekiminize başvurararak ücretsiz olarak yaptırabilirsiniz. Eğer bu konuda sorun yaşarsanız lütfen hastanemizin (İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi) Viral Hepatit polikliniğine başvurunuz.
B tipi sarılık mikrobu olmayınca D tipi sarılık mikrobunun da hastalık yapamayacağı göz önünde tutulursa, B tipi sarılık için yapılan aşı, doğal olarak kişiyi D tipi sarılıktan da koruyacaktır.
B tipi sarılık hastalığını daha önceden geçirip bağışıklık kazanmış veya aşılanmış birinin tekrar aşılanmasında hiçbir zararlı etki oluşmamaktadır. Ancak ekonomik olarak gereksiz yere aşı yaptırmamak için B tipi sarılık aşısını yaptırmadan önce kan tetkiki yaptırmak uygundur.
Bundan daha önemli bir durum ise şudur: Eğer hepatit B taşıyıcısı/hastası bir kişi bu durumu bilmeden yani tetkik yaptırmadan aşılanırsa kendisinin hastalıktan korunduğunu sancaktır, oysa hasta olduğu için aşının bir yararı olmayacaktır ve kişi de aşılandığını düşündüğü için doktora takibe gitmeyecektir. Bu nedenle mutlaka aşıdan önce tetkik yapılması gereklidir.
SAYIN HEPATİT HASTALARI/TAŞIYICILARI;
BAZEN SİZLERE HEPATİT HASTALIĞINI GEÇİRDİĞİ YA DA İYİLEŞTİRDİĞİ İDDİASIYLA DEĞİŞİK BİTKİSEL ÜRÜNLER, BİTKİLER, OTLAR VEYA İLAÇ DIŞI BAZI TİCARİ ÜRÜNLERİ KULLANMANIZI ÖNEREN KİŞİLER OLABİLİR. İNTERNETTE DE BÖYLE ÇOK SAYIDA REKLAM GÖREBİLİRSİNİZ. LÜTFEN KESİNLİKLE BU TÜR ŞEYLERE İTİBAR ETMEYİNİZ. BU TÜR ÜRÜNLER KİŞİYİ KARACİĞER YETMEZLİĞİNE SOKUP KOMAYA VE ÖLÜME BİLE YOL AÇABİLMEKTEDİR. O NEDENLE BU TÜR ÜRÜNLERİ-OTLARI-BİTKİLERİ KULLANMAYI DÜŞÜNÜYORSANIZ MUTLAKA DOKTORUNUZA SORUP GÖRÜŞÜNÜZ ALINIZ, AKSİ TAKDİRDE KESİNLİKLE KULLANMAYINIZ !!!!
ÖZET OLARAK ;
· Sarılık mikroplarından korunmak için öncelikle temizlik ve hijyen kurallarına, özellikle el yıkamaya titizlikle uyulmalıdır.
· Sarılık mikropları farkına bile varmadan kişiyi hasta edebilir ve kısa ya da uzun dönemde ciddi sorunlara yol açabilir
· B tipi sarılık hastalığı farkında olmadan geçirilebilir ve kişi yine farkında olmadan taşıyıcı kalabilir.
· B tipi sarılık taşıyıcısı olan kişilerin yakın aile bireyleri mutlaka tetkik edilip aşılanmalıdır.
· Gerek B gerekse C tipi sarılık taşıyıcısı olan kişiler, konuyla ilgili hekime giderek bazı tetkikleri (kan tetkiki, karaciğer testleri, ultrasonografi vb) düzenli aralarla yaptırmalıdır.
· Gençler bu konularda aydınlatılmalı, özellikle cinsel ilişki yoluyla geçen sarılıklar konusunda bilgilendirilmelidir.